bu bir haber sitesidir

15 Haziran 2010 Salı

Harun Yavruoğlu "ANADOLU YUNUSTUR" şiir şöleninde.

“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”
Biz de uyduk Yunus’un buram buram sevgi kokan bu çağrısına, düştük yollara. Vesile olmuştu Yunus gönüllü Sandıklı Kaymakamı Samet Erçoşkun bu çağrıya. Bir biz değildik yollarda. Can Azerbaycan’dan, Tataristan’dan, Anadolu’nun dört bir yanından sevgi akını vardı adeta Yunus’un adımladığı, soluduğu, Yunus kokan topraklara… Yunus gönüllü, Yunus erleri bir sevgi seli gibi akmıştı Sandıklı’ya.

Sandıklı, İç Batı Anadolu’da bir şirin ilçe; sessiz, sakin. Etrafı dağlarla çevrili… Bakmayın öyle sessiz ve sakin durduğuna. Türk coğrafyasında bir büyük yürektir Sandıklı. Yunus gibi bir canı siz de barındırsanız bağrınızda elbette mütevazılığın kalesi olurdunuz. “Beni bende demen; ben, ben değilim. Bir ben vardır bende benden içeri”, diyen sözü mayalayarak öze yönelen, odunun dahi düzgününü yıllar yılı Taptuk’una taşıyan Yunus’un diyarı Sandıklı Anadolu Türk birliğinin kuruluşunda olduğu kadar kurtuluşunda da anahtar rol oynamış; 1176 tarihinde yapılan Miryekefelon Savaşı bu topraklarda yapılmış ve bu savaş sonunda Anadolu’nun tapusu alınmıştı. İstiklal Savaşı’nın en önemli bölümü olan Çiğiltepe, Kocatepe ve Tınaztepe muharebeleri bu topraklarda gerçekleştirilerek Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu.

Yüzyıllardır Türk-İslam coğrafyasını süsleyen minarelerin âlemlerini bu şirin küçük ilçede imal edilir olması dahi başlı başına bir güzellik değil mi? Sandıklı’nın özellikleri bütün bunlarla da sınırlı değil. Allah’ın bir lütfu termal suları hatta çamuru ile de şifa dağıtır olmuş hasta bedenlere Sandıklı. İşte yine misyonuna uygun olarak sandığında özenle sakladığı iki büyük ilacını günümüz insanının ruhuna ve bedenine “şifa olur inşallah” diyerek sunan Sandıklı, kollarını kocaman açarak insana, insanlığa “gel” diyor. Ve biz de geliyoruz; sevginin deniz, güzelliğin umman olduğu, kelimelerin billurlaşarak kalplere dolduğu, sözün kıyama durduğu, Yunus’un şiir olup sindiği bu şirin ilçeye.

Takvim yaprakları 14 Mayıs 2010 gösteriyor. Gönül dünyamızın pınarı Yunus Emre’nin izinden yürüyen Anadolu’muzun ve Türk dünyasının Yunus gönüllü erlerinin katılımları ile “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleni düzenleniyor. Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan, Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun, Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, Türk dünyasından ve ülkemizin çeşitli illerinden gelen şair, yazar ve düşünce adamları, misafirler, konuklar, Sandıklılı ve çevresinden gelen vatandaşlar ve öğrencilerin katılıyorlar İstasyon Caddesi’nde başlayan Anadolu Yunus’tur sevgi yürüyüşüne. Yürüyüş hükümet konağının önünde son buluyor.

Kaymakam Samet Ercoşkun Atatürk Anıtı na çelenk sunuyor. Ardından bu toprak için bu toprağa düşenler için saygı duşunda bulunuyor ve İstiklal Marşımızı huşu içerisinde söylüyoruz.

Gönlünü, kapısını insana ve insanlığa açan bu güzel, şirin ilçemizde düzenlenen “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleninin açış konuşmasını Elazığ İl Kültür Müdürü Tahsin Öztürk yapıyor. Öztürk, “İnsanlık âlemine sekiz asır önce sevgi ve hoşgörü ile seslenen Yunus Emre’yi anlamamız ve anlatmamız gerekir. Günümüzde teknolojide hızlı gelişmeler karşısında insanlığın yaşadığı şaşkınlık ve insanlık onurunu çok acı bir şekilde zedelemekte, adeta bir makinenin dişlisi halinde getirilen insanlık ruhen ölmek üzeredir”,diyor ve günümüz dünyasında azalan sevginin doğurduğu olumsuzluklara dikkat çekiyor.

Ankara’dan şölene katılan şair Ali Akbaş ülkemizin olduğu kadar bütün dünyanın da sevgiye ve hoşgörüye ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup, Yunus’un doğduğu topraklarda bulunmaktan mutlu olduğunu vurgulayarak “Yunusu duyunca mesafelerin kısaldı”, diyor sonra da etkileyici sesi ile Yunus’tan okuduğu şiirlerle tören alanını dalgalandırıyor adeta.

Belediye Başkanı İsmail Elibol; Yunus Emre bizlere, birbirimizi sevmeyi, sevginin paylaşıldıkça çoğaldığını öğretti. Bizler şerefli Türk Milleti nin birer ferdi olarak nasıl ki; Karacaoğlan da güzele duyulan hasreti, Mevlana da olgunluğu tatmışsak, Yunus Emre ile de sevmeyi ve bu sayede mutluluğun gerçek sırrına ermeyi öğrendik. Yunus un olduğu yerde kavga değil, sevda; savaş değil, barış vardır.”,diye başladığı konuşmasını “Yunus’u sahiplenmek bencillik değil Yunus’un cömertliğindendir. Yunus, sahiplenmekle tükenmez aksine daha da çoğalır.Asırlar boyunca Anadolu insanına yol gösteren, en zorlu günlerinde güç ve kuvvet veren Yunus Emre’nin asıl nerede olduğu değil, bizlerin Yunus ‘un neresinde olduğumuz önemlidir.Eğer bizler Yunus gibi,düşünebiliyorsak Yunus bizim içimizdedir.”, diyerek sürdürüyor konuşmasını

Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun: Gerçek hayatı bilinmezlere karışan, ancak Anadolu insanının O nu rüyalarında yaşatacak kadar benimsemesiyle, çok fazla yerde mezarı, makamı, efsanesi bulunan Yunus Emre, bu haliyle, rahmetli Ahmet Kabaklı nın ifade ettiği gibi, iyice millileşmiştir . Bir yönüyle Yunus Eskişehir dir, Karama dır, Erzurum dur, Sandıklı dır. Her şeyden öte Yunus Anadolu dur, Anadolu Yunus tur , diyor. “Anadolu’da kardeşliği perçinleme adına tarafımızı belli etmek istedik, duvarlar yapmaya değil köprüler kurmaya talibiz, istedik ki, ellerin yurdunda çiçekler açarken Anadolu’muzda fırtınalar esmesin. İstedik ki; dünya devletleri sınırları kaldırırken, bizim gönlümüze hudutlar çizilmesin. Gönüller yapmak, sevgi ekmek, işi kolay kılmak istiyoruz.”, diye sürdürüyor konuşmasını.

Sandıklılılar olarak kendilerini çok şanslı hissetmeleri gerektiğini belirten Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan ise: Yunus Emre’deki insan sevgisinin temelinde Allah Sevgisi vardır. Çünkü Yunus insanda, ‘Allah’tan gelip bedenleşmiş bir cevher, bir ruh olduğunu biliyordu. Öz ifadeyle ‘Yaratılanı Yaratandan ötürü’ seviyordu. Bizler kendimizi çok şanslı hissetmeliyiz. Çünkü Yunus bizimle, bizim şehrimizde, Sandıklı’da, burada, aramızda. Yunus Emre’nin Sandıklı’da olması bizim için gerçekten bir bahtiyarlık”, diyor.

Vali Haluk İmga ise yaptığı konuşmasında: Kültür dünyamızın eşsiz insanı Yunus Emre adına düzenlenen Anadolu Yunus tur şiir şölenleri ile Sandıklı ilçemiz bir defa daha Anadolu coğrafyasında yüklendiği misyonu yerine getirmektedir. Biliyoruz ki, Anadolu muzun kadim şehirlerinden Afyonkarahisar ın ve onun ilçesi olan Sandıklı nın Anadolu ya Türk kimliğini kazandırmak ve onu devam ettirmek gibi iki büyük başarıda imzası vardır. Nitekim Sandıklı ilçemiz ile Çivril ilçesi arasındaki topraklarda 1176 tarihinde yapılan Miryakefalon Savaşı ile Anadolu nun tapusu alınmış ve yine İstiklal Savaşımızın en önemli bölümü bu topraklarda gerçekleştirilmiştir. Kısaca Sandıklı hem kuruluş, hem de kurutuluşumuzun sembol ismidir diye başladığı konuşmalarını Sandıklı’nın Yunus Emre diyarı olarak bilindiğini: “O Yunus Emre ki; sevginin, kardeşliğin, dostluğun membaıdır. O Yunus Emre ki; ‘Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim’ diyerek bugün sadece ülkemizin değil bütün dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu sevgi ve insanı kucaklamayı gaye edinmiştir.”, diyerek sürdürüyor konuşmasını.

Tören, Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yaren Meclisinin gösterilerinin ardından Elazığ belediyesi halk oyunları ekibi ve Kürsübaşı konseri ile sona eriyor.

Öğlen sonu Başbakanlık Atatürk kültür Merkezinin katkıları ile Park otelin konferans salonunda gerçekleşen :”Yunus Emre Sevgiye Adanmış Bir Hayat “ konulu panelde Prof.Dr. Mehmet Akkuş, Prof.Dr.Kamil Veli Nerimanoğlu, Doç. Dr. Bayram Dalkılıç ve Mustafa Özçelik katılımcılara Yunus Emre’yi anlatıyorlar.

Akşam, yine Park otelin beş yüz kişilik konferans salonu tıklım tıklım. Yunus Emre Destanı’nı yazan Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup’un şiirlerle süslediği enfes konferansının ardından sazın ve sözün üstadı Ramin Karayev sahne alıyor.

Günün son etkinliği Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin sunduğu “İlahilerle Yunus Emre Konseri” oluyor. Kudumda, Engin Baykal; Neyde, Can Gülbal; Kanunda, Alper Akaryıldız; Tanburda, Hulusi Babalık’ın yer aldığı sazende ekibine Hafız Kadir Konya, Hafız İdris Erdem, Hafız Ramazan Kutlu, Hafız Ahmet Uzunoğlu eşlik ediyor. Hafızların okudukları her biri ayrı güzellikteki Yunus ilahileri ile dinleyenler adeta mest oluyorlar.

14 Mayıs’ı 15 Mayısa bağlayan gece kafamızda ve yüreğimizde Yunus odalarımıza çekiliyoruz. Yarına- yeni bir güne- yine Yunus’u solumaya uyanacağız.

“Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı severiz
Yaratan’dan ötürü”

Yunus’un asırlar öncesinden sabaha gözlerin açtığı topraklarda uyanmanın lezzeti bir başka. Anadolu Yunus’tur şiir şöleninin ikinci günündeyiz. Gönül heybelerimiz sevgi dolu. Okullara gideceğiz.

Kendilerini Hazar Şiir Akşamlarından tanıdığımız Simav Şiir Günlerine yüreğini koyan bilgili, deneyimli, Yunus gönüllü Kaymakam Samet Erçoşkun zamanı doğrusu iyi değerlendirmiş. Okullarını ziyaret edeceğimiz müdürler araçları ile gelmişler. Üçer kişilik gruplar halinde Sandıklı okullarına dağılıyoruz.

Benim grubumda üç can var. Gümüşhane’den Yunus’un çağrısına koşan Talat Ülker, Ağrı’dan Yaşar Bayar ve Elazığ’dan Hüseyin Gazi Orhan.

Okul kapısında ellerinde çiçekleri ile gül yüzlü öğrencilerle öğretmenleri karşılıyorlar. Kız Meslek Lisesinin çok amaçlı salonu yok. Hemen yanı başımızdaki okulun salonunu gidiyoruz. Çocuklar ayakta alkışlıyorlar bizi. Yerlerimizi alıyoruz ve heybelerimizdeki Yunus’u paylaşıyoruz bu aydınlık yüzlerle. Şiirler okuyoruz. Sorular soruyorlar öğrenciler. Öğrencilerin arasından bir şair keşfediyoruz. O da şiirini okuyor bize. Zaman su gibi dakikaları tutmak ne mümkün… Bugün Cuma, Yunus’un dizlerini değdiği topraklarda biz de kıyama duracağız.

Cuma namazını Hüdai Kaplıcası Camiinde kılıyoruz. Burada her yer şifa, yer yer kaplıca. Anadolu Yunus’tur şiir şölenine katılanlara Kaplıca İşletme Genel Müdürü Ali Tuncay kaplıcalar hakkında bilgi veriyor.

Sırada Yunus Emre’nin mezarını ziyaret var. Yunus Emre’nin ülkemizin pek çok yerinde mezarı var. 13.yüzyılın ortalarında dünyaya gelen 14. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğunun filizlenmeye yüz tuttuğu yıllarda yaşayan bu sevgi ereninin Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de; Karaman’da Yunus Emre Camii avlusunda; Bursa’da; Aksaray ile Kırşehir arasında; Ünye Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyünde; Erzurum, Duzcu köyünde; Isparta nın Gönen ilçesinde;Sivas yakınında bir yol üstünde. Ayrıca Tokat ın Niksar ilçesinde mezarları var. Ancak önemli olan Yunus’un mezarının bulunması değil; önemli olan Sandıklı Belediye başkanı İsmail Elibol’un’da gayet veciz ifade ettiği: “Yunus Emre’nin asıl nerede olduğu değil, bizlerin Yunus ‘un neresinde olduğumuz önemlidir. Eğer bizler Yunus gibi, düşünebiliyorsak Yunus bizim içimizdedir”

Evet, eğer biz Yunus gibi nefsimizi irademizin potasında eğitmiş kire, kine kötülüğe set çekmiş; kavgayı, hamlığı, riyayı düşman bellemiş; gösterişi, şekilciliği kendimizden uzak tutmuşsak; gerçeğe hakka yönelmişsek “ ilim ilim bilmektir / ilim kendin bilmektir/ sen kendini bilmezsen/ ya nice okumaktır.” Diyerek kendimizi bilmişsek Yunus bizim içimizdedir.

Yunus’un yaşadığı ve türbesinin bulunduğu Çay Köyü, Sandıklının bir mahallesi olmuş. Çay Köyü mahalle olunca adını da değiştirmiş Yunus Emre Mahallesi koymuşlar. Keşke Çay kalsaymış...

Burada- Yunus’un mezarı başında- yapılan törende ilk konuşmayı Yunus Emre ve Hocası Taptuk Emre Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Recep Dişli yapıyor. Dişli: “Her şeyin özünde sevgi vardır. Güzellik sevgidedir. İnsana, insan gözü ile sevgi ile bakabilirsek çözemeyeceğimiz düğüm kalmaz”, diyor. Azerbeycan’dan gelen şair Zelimhan Yakup’un şiirli, içli ve duygu dolu konuşmasının ardından Şair Rıdvan Çongur ve Mehmet Çetin Yunus’u Yunus’tan okuyorlar. Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği yarenleri tarafından seslendirilen şiirler ve ilahilerden sonra Kuranı Kerim okunuyor dua ediliyor. Ardından Yunus Emre Mahallesi kadınlarının hazırladığı gözleme ve ayrana ilaveten Sandıklı Belediyesi tarafından yaptırılan helva katılımcılara ikram ediliyor. Yunus Emre’nin mezarı ziyaret edilir de şeyhi, hocası Tapduk’un mezarı ziyaret edilmez mi? Tapduk Emre’nin kabri Yunus’un kabrine uzak değil.

Ne demişti Cemil Meriç: “Gül ıtriyle selâmlar sabahı, şair yaratır. Pınar hangi susuzlukları giderdiğinin farkında mı? Güneş sarayları da aydınlatır, kulübeleri de. Öyle seveceksin ki kelimeleri, yalnız senin için raks edecekler. Kelimeler de bütün sevgiler gibi kıskanç. Senin olmalarını istiyorsan, onların olacaksın, yalnız onların.”, demişti ya şimdi sırada duygu yoğunluğunun pişirdiği, sevgi yağmurunun tatlandırdığı şiir var. Yunus’u okuyacaklar Yurtdışından ve ülkemizin dört bir yanından Anadolu Yunus’tur Şiir Şölenine katılan şairler. Kimler yok ki: Bahaettin Karakoç, Yahya Akengin, Ali Akbaş, Zelimhan Yakup, Çulpan Zaripova, Günerkan Aydoğmuş, Fazıl Ahmet Bahadır, İsmet Bora Binatlı, Bahtiyar Aslan, Rıza Akdemir, Rıdvan Çongur, Ali Küçük, Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, İlter Yeşilay, Talat Ülker, Nuri Parmaksız, Gazi Özcan, İbrahim Yavuz, Mithat Yılmaz, Mehmet Emin Ulu, Mehmet Kara, Harun Yavruoğlu,Yasin Mortaş, İsmail Özmel, Muharrem Kubat, Şükrü Baş, Ahmet Otman, İsmail Göktaş, Mine Bahçeci, Levent Topludal, Hanifi İspirli, Yaşar Bayar, Yurdal Demirel, Ali Akçeken, Mahir Gürbüz ve ben Hadi Önal…

Düşlerin güneşle gülüştüğü, sevginin sevdayla demleştiği, ruhların bir büyük rüyada buluştuğu, Türk dilinin billurlaşıp bayraklaştığı, özlemlerin selamlarla sarmaştığı, Türk dünyasından ve Anadolu’dan selam getirmişlerdi Yunuslarına.

Programa biraz ara verilsin de nefeslenelim diyoruz; ne mümkün sırada Türkiye’nin yakından tanıdığı iki billur ses Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Müziği Sanatçıları Zülfü Demirtaş ile Hasan Öztürk var. Biri birinden güzel türkülerle Anadolu Yunus’tur Şiir Şölenine renklendiriyorlar. Ardından “Konsun şamdanlara mum /Olsun ergenler sıra/ İnsin davula tokmak/ Başlasın çaydaçıra diyor program sunucuları Sandıklı Anadolu Lisesi Türk dili Edebiyatı öğretmenleri Yunus yüzlü Zeynep Altıntaş ile Fethi Yeşimleşe ve Çaydaçıra ile birlikte Elazığ Belediyesi Halk oyunları gösterisine başlıyor. Nihat Kazezoğlu ile Hasan Taydaş sahne alıyor ve Doğu Anadolu’yu- Harput’u Batı’ya taşıyorlar.

Vakit gece yarısını çoktan geçti. İnsan ruhu sevdikleri ile beslenince bedenin yorgunluğu pek de hissedilmiyor.

Anadolu Yunus’tur Şiir Şölenin son günü, bugün. Reşadiye Köyü’nde kahvaltı yapacak sonra da Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ile Bizans imparatoru Manuel Komnenos arasında 17 Eylül 1176 tarihinde gerçekleşe Miryakefalon Savaşı ile Anadolu’nun tapusunun alındığı yöreyi Sandıklının en yüksek yeri olan Akdağ’dan kuşbakışı seyredeceğiz.

Akdağ,2449 metre yükseklikte; Afyonkarahisar’ın Sandıklı ve Dinar ilçeleriyle Denizli nin Çivril ilçeleri arasında, çevresi, etekleri ormanlık bir dağımız. Yaylaları, çeşmeleri, yaban geyikleri, yılkı atları ve Tokalı kanyonu ile bir doğa harikası. 1984 yılından beri Milli park olarak korunma altına alınmış.

Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun, Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, Sandıklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Şuayip Binbir, Eski Sandıklı Mal Müdürü Bülent Oğraş, Ziraat Odası Başkanı Süleyman Yıldız ve “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleninin davetlileri; şair ve yazarlardan meydana gelen kafile; Saat 10.00’da Reşadiye Köyündeyiz. Köy konağında Reşadiye Köyü halkı tarafından hazırlanan sofrada sabah kahvaltısı yapıyoruz. Reşadiye Köyü Muhtarı Hasan Çalışkan dan köy hakkında bilgi alıyoruz. Muhtar Çalışkan: Reşadiye köyü sakinlerinin Bulgaristan’dan 1908 yılında göç ettiklerini, Sultan Reşat zamanında bu köye iskan edildiklerini anlatıyor. Bu sebeple de köy, adını Sultan Reşat tan aldığını söylüyor. Köyün geçiminin hayvancılık, tarım ve inşaat ile sağlandığını da ilave ediyor.

Akdağ’a çıkarken yol üzerinde bulunan ve gürül gürül akan bir çeşmeden su içiyoruz. Sorkun Belediye Başkanı İlyas Arısoy çevre hakkında bizleri bilgilendiriyor. Akdağ da yılki atlarının, kurtların ve çakalların olduğu söylüyor; çok eski zamanlarda ayıların da olduğu; ama 1970 li yıllarda çıkan yangın sonucunda ayı nesillerinin tükendiği ifade ediyor.

Kafile Akdağ ın doruk noktasına yakın yerde bulunan bir ardıç ağacının gövdesinden fışkıran suyu görünce duruyor. Sorkun’un eski belediye başkanı Ali Gökdemir; ardıç ağacının gövdesinden akan suyun efsanesini anlatıyor. Yer güzel, hava berrak; ormanın mis gibi. Bol oksijeni de çekince ciğerlerimize geriye ne kalır, türkü söyleyip halay çekmek değil mi? Eh biz de onu yapıyoruz.

Akdağ iniş sırasında “Kasap Çam” adı verilen ve nasıl devrildiği bilinmeyen kocaman çam ağacının yanı başında duruyoruz. Devrik çam hakkında bilgi veren Sorkun’un eski Belediye Başkanı Ali Gökdemir: Bu çamın yaklaşık 4, 5 asırlık olduğunu, 2008 yılında devrildiğini, çamı orman işletmesinden satın aldıklarını. Sorkun un girişine dikmeyi düşündüklerini söylüyor

Dağ havası ya acıktık. Sorkun piknik alanında mangalları yanar görünce daha da çok hissediyoruz açlığımızı. Sandıklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Sorkun Belediyesi nin ortaklaşa düzenledikleri yöresel hamur işleri ile mangalda sucuğu Yunus ikramı olarak görüyoruz.

Sorsalar Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleninin sizde bıraktığı en güzel izlenim nedir diye. Şüphesiz Anadolu insanda, insanın yaşadığı derim. Sevgisiyle, hoşgörüsüyle, ikramı ile gönül kapısını açması ile yarenleri ile

Akşam Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yaren Meclisinin gösterisi vardı. Kökleri Orta Asya ya dayanan, Ahilik teşkilatının bir uzantısı olan Yaren Meclislerinin insan yetiştirme; insanı hayata hazırlama; toplumsal düzeni ve güvenliği sağlama gibi görevlerinin olduğunu; yarenlerinin birbirlerine “Taşları, kurşunla kenetlenmiş duvarlar gibi saf bağladıklarını biliyordum; ama Yaren Meclislerinin asırların imbiğinden süzülen Türk kültürünü bu denli dolu dolu yaşadıklarını ve yaşattıklarını bilmiyordum. Gülerken düşünmenin, düşünürken millet olma şuuruna ermenin, eğlenmenin, eğlenirken mensubiyet duygusunun geliştirmenin ve iyi ki bu milletin bir ferdiyim demenin, Bu duygu ile eşsiz bir ruha yükselmenin bu meclislerde böylesine aşılandığına ilk defa şahit oluyordum. Birliğin, dirliğin ve diriliğin bir arada ve yoğun bir biçimde yaşandığı Yaren Meclisinden aldığım yüksek zevki kelimelerle anlatmam mümkün değil. Evet, belki hayatımın en uzun gülmesini yaşamıştım sergilenen oyunlarla. Katıla katıla gülmüştüm mide kaslarımın ağrısına aldırmaksızın; ama bir o kadar da bu toprakların insanı olmanın yüceliğini hissetmiştim. Yarenin, bizim dünümüz değil günümüz ve düğünümüz olduğunu görmüş yarınlarda yaşatmamızın da şart olduğuna inanmıştım. Sağ olsunlar

Ve Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleninin finali…

Sahnede Türkülerin efendisi Esat Kabaklı var. Sazın ve sözün ustası bir can… Mızrabını her dokundurdukça sazının teline yürekler hopluyordu yerlerinden. Nameler, coşkun akan bir ırmağın çağıltısıydı adeta. Gür ve ahenkli… Gönül gündemindeki duygularla söylenen türküler örtüşünce; güzellik, yağmur öncesi şimşeklerin aydınlattığı gökyüzünden yıldız olup akıyordu sevenlerini yüreklerine…

Ve alkışlar, alkışlar alkışlar…

Alkışlar; bu büyük organizasyonu gerçekleştiren Sandıklı Kaymakamı Samet Erçoşkun için. Alkışlar; Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol için. Alkışlar Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yaren Meclisi için, Alkışlar; gönül dünyamızın mimarları Yunus gönüllü şairler: Bahaettin Karakoç, Yahya Akengin, Ali Akbaş, Zelimhan Yakup, Çulpan Zaripova, Günerkan Aydoğmuş, Fazıl Ahmet Bahadır, İsmet Bora Binatlı, Bahtiyar Aslan, Rıza Akdemir, Rıdvan Çongur, Ali Küçük, Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, İlter Yeşilay, Talat Ülker, Nuri Parmaksız, Gazi Özcan, İbrahim Yavuz, Mithat Yılmaz, Mehmet Emin Ulu, Mehmet Kara, Harun Yavruoğlu, Yasin Mortaş, İsmail Özmel, Muharrem Kubat, Şükrü Baş, Ahmet Otman, İsmail Göktaş, Mine Bahçeci, Levent Topludal, Hanifi İspirli, Yaşar Bayar, Yurdal Demirel, Ali Akçeken, Mahir Gürbüz için. Alkışlar; Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Müziği Sanatçıları Zülfü Demirtaş ile Hasan Öztürk için. Alkışlar; Elazığ-Harput mahalli sanatçıları Nihat Kazezoğlu, Hasan Taydaş için. Alkışlar; İlçe Milli Eğitim Müdürü Cevdet Bulut, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri Ufuk Tabaş ve İsmail Sarıcıyıl için. Alkışlar; Sandıklı ilk ve orta öğretim kurumlarında görev yapan Anadolu Yunus’tur Şiir Şölenini görev alan okul müdürleri: İbrahim Eroğlu, Ahmet Özbayram, Metin Tuncer, Adem Gülpınar, Şevket Koçhisarnazik, İsmail Kor, Özlem Çabukel, Mehmet Ürkmez, Azmi Zorlu, Ahmet Ilkın, Muzaffer Görgün, Erol İleri, Hasan İnam, Mehmet Demirel, Refik Akçin, Osman Ulusoy, Abdullah Korkmaz, Mustafa Erdoğan, Mehmet Gönen, Ali Aktaş, Mehmet Aycan için, Alkışlar; Yunus Emre Mahallesi kadınları için, Alkışlar; Prof. Dr. Mehmet Akkuş, Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu, Doç. Dr. Bayram Dalkılıç ve Mustafa Özçelik için. Alkışlar; Engin Baykal, Can Gülbal, Alper Akaryıldız, Hulusi Babalık ve Hafız Kadir Konya, Hafız İdris Erdem, Hafız Ramazan Kutlu, Hafız Ahmet Uzunoğlu için. Alkışlar; Kaplıca İşletme Genel Müdürü Ali Tuncay için. Alkışlar; Yunus Emre ve Hocası Taptuk Emre Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Recep Dişli için. Alkışlar; Yunus Emre Mahallesi kadınları, Reşadiye Köyü ve Sorkunlu kadın analar için. Alkışlar; Reşadiye Köyü Muhtarı Hasan Çalışkan için, Alkışlar; Sorkun Belediye Başkanı İlyas Arısoy ve eski belediye başkanı Ali Gökdemir için. Alkışlar; Sandıklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Şuayip Binbir için. Sandıklı Anadolu Lisesi Türk dili Edebiyatı öğretmenleri Yunus yüzlü Zeynep Altıntaş ile Fethi Yeşimleşe için.

Ve alkışlar, Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleninin en büyük destekçisi olan; tertibi, düzeni, temizliği kadar güler yüzlü personeli ile katılımcılardan yüz üzerinden yüz puan alan Park Otel sahibi, yöneticisi ve çalışanları için.

Ve de alkışlar gönlü Türk dünyası kadar geniş Muhammet Şener Bulut için.